© Manisa Manşet Gazetesi

Başevirgen: Tarım Manisa için vazgeçilmez

CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, tarım sektörünün Manisa için vazgeçilmez olduğunu; kuraklık, çevre kirliliği ve enerji santrallerinin tarımı tehdit ettiğini söyledi.

CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, tarım sektörünün Manisa için vazgeçilmez olduğunu; kuraklık, çevre kirliliği ve enerji santrallerinin tarımı tehdit ettiğini söyledi. Başevirgen, "Gerekli önlemler alınmazsa, bitme noktasına gelen tarım sadece Manisa için değil tüm Türkiye için büyük bir üretim krizi haline haline gelecek" dedi.

CHP'li Başevirgen, Manisa'nın ve Türkiye'nin gündeminde yer alan konularla ilgili Manisa Manşet Gazetesi'ne önemli açıklamalaryaptı. Manisa'nın Türkiye'de hem tarım hem de sanayi alanında yoğun faaliyet gösteren en önemli kentlerden biri olduğunu belirten Başevirgen, "Halkımızın büyük bir kısmı tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlıyor. Fındık ve çay dışında tüm ürünlerin yetiştiği Manisa, TÜİK 2019 yılı verilerine göre Bitkisel Üretim Değeri 5,6 milyar TL üretimiyle ülke genelindeki bitkisel üretim değerinin yüzde 2,8’ini gerçekleştiriyor" diye konuştu.
ÜZÜM ÜRETİCİSİ MAĞDUR EDİLMEMELİ
Manisa'nın yaş ve kuru üzümün ülke genelindeki üretiminin yüzde 90’ını, dünya üretiminin yüzde 60’ını karşıladığını ve 250 bin tonluk üzüm ihracatıyla ülkeye  500 milyon dolar kazandırdığını anlatan Başevirgen, "Bu kadar önemli bir ürün olan üzümde her yıl hasat zamanı üretici TMO ile tüccar arasına sıkışıp kalıyor. TMO alım taban fiyatlarını geç açıkladığı için borç batağındaki üretici üzümünü daha düşük fiyattan tüccara satıyor. Tarım Bakanına, TMO’nun alım fiyatlarını hasat zamanından önce açıklaması gerektiği konusunda defalarca çağrıda bulunduk. Bu sene daha erken açıklanmasını umuyoruz" ifadelerini kullandı.
ÇİFTÇİ BORÇLARI ERTELENMELİ
Çiftçinin en önemli sorununun iktidardan yeterli desteği göremediği için borç çevirme gücünü kaybetmesi, bu nedenle de haciz ve icra tehlikesi ile karşı karşıya bulunması olduğunu belirten CHP'li Başevirgen, "Destekler yetersiz ve zamanında ödenmiyor. Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan son Ekonomi Reform Paketi'nde çiftçinin yine adı anılmadı. Esnaflar için destek paketleri açıklandı ancak çiftçiler hiçbir pakette kendilerine yer bulamadı. 31 Mart'a kadar ertelenen bankalara ve Tarım Kredi Kooperatifine olan borçları ile icra takip işlemleri mutlaka yeniden ileri bir tarihe ertelenmeli ve çiftçinin aldığı faizli kredilerin faizlerinin silinmeli. Yoksa bitme noktasına gelen tarım sadece Manisa için değil tüm Türkiye için büyük bir üretim krizi haline haline gelecek" şeklinde konuştu.
GEDİZ'İN ISLAHI HAYATİ ÖNEME SAHİP
Çevresel ve iklimsel faktörlerin de tarımı tehdit ettiğine işaret eden Başevirgen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Manisa ovasındaki Tarım arazilerimizin verimliliğinin artmasını sağlamak için Gediz Nehrinin mutlak ıslahı ve tüm ovalarımızın Demirköprü Barajından kapalı devre ile sulama sistemine geçilmesi son derece önemli. Türkiye’nin en büyük ve en verimli tarım havzalarından olan Gediz Ovası’na can veren Gediz Nehri adeta bir atık su kanalı gibi akıyor. Sıcaklıkların artması ile birlikte sular çekiliyor ve nehir dibindeki balçık açığa çıkıyor. Etrafa çok ağır bir koku yayılıyor. Haliyle bölge halkı bu durumdan çok rahatsız.
GEDİZ'İ İHMALİN BEDELİ AĞIR OLUR
Gediz ülkemizin en değerli doğal kaynaklarından ve ekolojik denge için oldukça önemli. Bir tarım şehri olan Manisa’nın can damarı. Tarımsal sulamada Gediz Nehri’nin önemi çok büyük. Gediz’e Kum ve Nif Çayı olmak üzere yan dereler, sanayi ve belediyelerin olduğu her yerden kirlilik akıyor. Özellikle toprağa karışan ağır metaller tarımsal ürünlerin verim ve kalitesini düşürüyor. Bu kirliliği görmezden gelmeye devam edersek bedelini çok ağır öderiz. Gediz Havza Koruma Eylem Planı 2008 yılında hazırlandı ve 2013 yılında revize edildi.
BİR ARPA BOYU YOL ALINAMADI
Gediz Havzası'nda oluşan kirliliğin önlenmesi, havzanın korunması ve iyileştirilmesi maksadıyla öncelikle durum tespiti yapıldığı, orta ve uzun vadeli tedbirler belirlenerek uygulamaya geçildiği ifade edildi. Ancak bugün gelinen noktada bir arpa boyu yol alınamadığını hep birlikte görüyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Tarım Bakanlığı’na bir kez daha seslenerek, bu kirliliğe bir an önce son verecek çalışmaların artık sonlandırılmış olması gerektiğini, bu çalışmalarda gelinen son durumu kamuoyu ile paylaşmalarını istiyoruz.
DENETİMSİZ JES'LERE KARŞIYIZ
Manisa’da, açılışı yapılanlarla birlikte 49 aktif enerji santrali var. Bunun 18 tanesi de Jeotermal Enerji Santrali. Santrallerin sayısı kontrolsüz bir şekilde verilen teşviklerle daha da artırıldı. Manisa’da 293 bin kişi geçimini tarımdan sağlıyor. Aileleri de hesaba katıldığında 500 binden fazla insan karnını bu topraklar sayesinde doyuruyor ve geçimini sağlıyor. HES'ler, JES'ler ve vahşi madencilik nedeniyle insanlar tarım yapamaz hale geldi. JES’ler yeraltından su çekerek enerji üretiyor. Ancak suyu çektiklerinde de, susuz kaldığı için toprağın verimi düşüyor. Bütün tarımsal ürünler aynı tehlike ile karşı karşıya.
NEHİR VE DERELER ZEHİRLENDİ
Jeotermal suyunun içerisinde bakır, çinko, arsenik, civa gibi daha birçok çevreye ve insan sağlığına zararlı maddeler var. Nehir ve dereler zehirlendi. Üzüm ve zeytin başta olmak üzere binlerce ağaç kurudu. Plansız ve denetimsiz faaliyet gösteren bu santraller, Manisa'nın havasını, suyunu, tarım alanlarını, meralarını yıllardır kirletiyor. Yenilenebilir enerjiye elbette karşı değiliz. Bizim karşı olduğumuz verimli tarım arazileri üzerine kurulan ve sonrasında yeterince denetlenmeyen bu santrallerin verdiği zarar. Çünkü gerek yasal boşluklar ve denetim yetersizliği gerekse de yetkililerin ihmali nedeniyle Manisadaki JES yatırımlarının insan sağlığı, çevre, tarımsal üretim, hayvancılık ve doğal kaynaklara çok ağır zararlar verdiği de bir gerçek.
MANİSA'DA KAYITLI 47 BİN İŞSİZ VAR
TÜİK verilerine göre Manisa’da 2020 yılındaki İŞKUR'a kayıtlı işsiz sayısı 47 bine dayandı. Biz bu rakamın açıklanandan çok daha fazla olduğunu biliyoruz. Özellikle genç nüfus işsizliği oldukça fazla. İstihdam alanlarının sınırlı olması, köyden kente göçün hızlanması, OSB’lerin yetersiz oluşu işsizliğin en önemli nedenlerinden. İl Genelindeki mevcut tüm OSB’lerimizin tamamlanması ve genişlemesinin önündeki bürokratik engellerin en kısa zamanda kaldırılması için tüm bölge milletvekilleri ile birlikte çalışma talebimizi de dile getirdik.
YABANCI YATIRIMCI GELMİYOR
Volkswagen Manisa’da kurulması planlanan fabrika projesinden 2020 Temmuz ayında vazgeçmişti. Projeden vazgeçilme nedeni olarak da “Koronavirüs salgını kaynaklı talep düşüklüğü gösterilmiş ve Türkiye yaklaşık 1.4 milyar euroluk bu yatırımdan mahrum kalmıştı. Dev şirket,  Ocak  ayında da kurduğu şirket için tasfiye başvurusunda bulundu. Kaçırılan bu fırsatla bölgemiz de yerel düzeyde gelişim ve istihdam potansiyeli açısından ciddi ölçüde etkilenmiş oldu. Türkiye'ye doğrudan yabancı yatırım yapılmamasının ya da yapılacak yatırımlardan vazgeçilmesinin en önemli nedeni, yargı bağımsızlığına olan güvenin yitirilmesidir.
YATIRIM İÇİN YARGI BAĞIMSIZ OLMALI
Özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra yargının siyasallaşması, kuvvetler ayrılığı ilkesinin göz ardı edilmesi, hukuka ve insan haklarına aykırı uygulamaların gündemden düşmemesi, düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün önüne konan engeller Türkiye’yi dış piyasalarda güvensiz bir ülke haline getirdi. Yabancı yatırımcıların bir ülkede fabrika kurmak gibi doğrudan yatırım yapması için o ülkenin başarılı bir büyüme performansı ve umut vaat eden bir ekonomiye sahip olması gerekir. 2018’den beri yaşadığımız ekonomik kriz ile birlikte uluslararası yatırımcılar gözündeki cazibemiz de hızla düşmeye başladı."

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER