© Manisa Manşet Gazetesi

Alaşehir’in isim babası Yıldırım Beyazıt’mış!

 

Manisa’nın önemli ilçelerinden Alaşehir’in isim babasının Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt olduğu ortaya çıktı. 1389 yılında ilçeyi fetheden Yıldırım Beyazıt’ın yüksek bir tepeden şehre bakarak “Ne ala şehir” dediği ve ilçenin adının buna binaen Alaşehir olarak süregeldiği belirtiliyor. İlçenin antik dönemdeki ismi ise Hristiyanlığın önemli kiliselerinden biri olan Filedelfiya ile aynı adı taşıyor.

Manisa’nın nüfus yoğunluğu bakımından Yunus Emre, Şehzadeler, Akhisar, Turgutlu, Salihli ve Gördes’in ardından 7’nci büyük ilçesi olan; tarihi, turistik ve coğrafi güzellikleri ile dikkat çeken Alaşehir’in geçmişi ise binlerce yıl öncesine kadar uzandığı belirtildi. Bergama Kralının kardeşi Attalos Philadelphos tarafından kurulan ve ilk ismi "Kardeşseverlik" anlamındaki Philadelphia olan Alaşehir’in tarih boyunca üç defa isminin değiştirildiğini belirten Salihli Turizm Derneği Onursal başkanı Araştırmacı Yazar Mustafa Uçar, Bölgenin gerek Hıristiyanlar gerek Museviler tarafından önem arz ettiğini söyledi.

HRİSTİYANLIĞIN ÖNEMLİ MERKEZLERİNDEN BİRİ
Alaşehir’in M.Ö. 150-138 yılları arasında Bergama Kralının kardeşi Attalos Philadelphos tarafından kurulduğunu belirten Salihli Turizm Derneği Onursal Başkanı Araştırmacı Yazar Mustafa Uçar,   “Alaşehir’in ilk ismi Kardeşseverlik anlamındaki Philadelphia’dır. Bergama krallığı dönemindeki önemini Romalılar döneminde de koruyan Philedelphia, Romalıların Anadolu’daki en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Romalılar döneminde daha da gelişen Philedelphia ismi değiştirilerek Neo Kayzerya oldu. M.S. 40 yıllarında şehir Hıristiyanlığı kabul etti ve bu tarihten itibaren dini açıdan da önem kazanmaya başlamıştır. Hıristiyanlığın teşkilatlanıp, yayılma çalışmalarının sürdürüldüğü ilk yedi kentten biri olarak ün yapmıştır. Philedelphia adı, günümüzde özellikle bu bakımdan hatırlanır. Bizans’ın da önemli bir askeri üssü olmuş ve bu yüzden birçok saldırıya maruz kalmıştır” dedi.

YILDIRIM BEYAZIT ‘NE ALA ŞEHİR’ DEMİŞ
Şehri çevreleyen sağlam surların savunmada önemli bir etken olduğunu belirten Uçar, “Bu dönemlere ait birçok tarihi eser bulunmakta; ancak bölgenin birinci derecede deprem kuşağında olması nedeniyle birçok eser zaman içinde yıkılmış ve toprak altında kalmıştır. Tarih boyunca Bizanslılar ile Türkler arasında el değiştirme ile sonuçlanan savaşlar sonucunda Alaşehir 1389 yılında Yıldırım Bayezid tarafından kesin olarak Türk topraklarına katılmıştır. Araştırmacılara göre, o tarihte Yıldırım Bayezıd yüksek bir tepeden şehre bakarak ’Ne ala şehir’ diyerek ilçenin Türkçe isim babalığını yapmıştır. Bir başka araştırmacıya göre ise şehrin etrafını çevreleyen surlarda kullanılan taşların siyah ve beyaz renkte olması dolayısıyla surların ala bir görünüme bürünmesi üzerine şehre bu ad verilmiştir” dedi.

OSMANLI’DA ÖNEMLİ ESERLER YAPILDI
Alaşehir’in Osmanlı İmparatorluğu döneminde de önemli bir yerleşim merkezi olduğunu belirten Salihli Turizm Derneği Onursal Başkanı Araştırmacı-Yazar Mustafa Uçar, “1389 yılında Yıldırım Bayezid tarafından kesin olarak Türk topraklarına katılan Alaşehir’e Osmanlı İmparatorluğu döneminde Yıldırım Bayezid Camisi, Şeyh Sinan Camisi ve Kurşunlu han gibi pek çok eser yapılmış. Kurtuluş savaşı sırasında çıkarılan büyük yangında şehir tamamen yandığı için Yıldırım Bayezid Camisi de hasar gördü. Yangın sonrası yeniden yapılan Yıldırım Bayezid Camisi eski mimari özelliğinden hiçbir eser yok. Dağ eteği kıyısında olduğu için Şeyh Sinan Camisi yangından kurtarılan ve ayakta kalan tek eserdir” dedi. HABER MERKEZİ

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER