BİR ÇİFT KÜPE
30 June 2022, Thursday 15:04‘El olmak.’
Güzel Türkçemde böyle bir deyim var. Günlük hayatta aktif kullanılan. İnsanların bir çok duygu ve ruh haline karşılık gelen. İçinde öfkeyi, sevgiyi, sitemi, özlemi barındıran. İçi dolu dolu iki kelimeden cümle.
Bazı zamanlarda fiziki konumunuzla ilgili ipucu verebilir bu iki kelimelik minik cümle. Gurbettesinizdir. Arkadaşınıza, komşunuza ‘el’ olursunuz. Ve ilk böyle başlar bu duygu. İşe girer şehrini değiştirir, evlenir şehrini değiştirirsin. Etrafındaki herkes ‘el’ ken zamanla paylaşım artar, samimiyetler kurulur, iyi günde kötü günde beraber olunur. Acısı acın, huzuru huzurun olur.
Birde aynı evin içinde ‘el olmak’ var. Aynı sofrada oturmak ama ‘el olmak’. Aynı yatağa yatmak ama ‘el olmak’. Aynı ekmeği bölmek ama ‘el olmak’. Aynı çatı altında olmak ama ‘el olmak’. Aynı çocuğa anne baba olmak ama ‘el olmak’. Bence en acısı bu.
Siz hiç 20 yılınıza ‘el’ oldunuz mu? 20 yıl memleketiniz, kökleriniz olduğu şehirde değil. Yeniden düzen kurduğunuz, hayatınızı iki kişi kurup, her sokağını her caddesini, her kahrını, her lütfunu iki kişi göğüsleyip, ömrünüzün 20 yılını arnavut kaldırımlara gömüp. Bir saatin içinde duyduğunuz tek bir cümleden sonra o koca şehir zifiri karanlık oldu mu? O ışıl ışıl hayatın hiç durmadığı şehirde tek bir cümleyle tüm ışıklarınız söndü mü? Dilerim sönmesinde…
Onca duyguyu içinde barındıran o iki kelimeciğin en acı ifadesi. Tek bir bavul, avuç içinde minik bir elle ; sen giderken. Sanki daha önce hiç orada yaşamadığını hissettiren; onu, ömrünü ve taş sokaklı şehri geride bırakmak. Onca umuda, hayale, düzene ‘el’ olmak…
Aylar sonra bir saatin içinde size ‘el’ olan şehre dönmek zorunda kalmak. Yüreğinin, ağzında değil sadece tüm bedeninde atarken. Sadece onun değil o koca şehrin pişmanlığını görmeyi dileyerek. En masumundan bir küçük dürüstlük ve samimiyet kırıntısı umarak. Belkide hep ardında birilerini bırakarak yeni düzen kurmak zorunda bırakan hayata söverek. Koca bavulla gittiğin şehre bir minik çantayla dönmek. O bavuldan ağır olan o çantanın bir köşesine sıkıştırılan üzerinde ki taşlarda biraz teşekkür, biraz sitem çokça gözyaşı olan bir çift küpe. Şu an avuçlarımda! Bir yanı avuçlarımı yakarken, bir yanı beni dağlarken, bir yanım bahar bahçe. O yıkık şehirde kalan son çiçeklerden olduğum için…
Siz, bile isteye kimsenin ‘el’ i olmayın. Birçok şey yüzümüze acımasızca tokat olmadan, gözümüzün önüne silüet olmuyor. Siz kimsenin 20 yıl değil 5 dakikası için. ‘Yapacak bir şey yok bitkisel hayattaydım. Uyandım. Sıfırdan başlıyorum.’ demesine sebep olmayın. Kimsenin keşkesi olup, yürek ateşine bir kürek de siz kömür atmayın.
Hatta siz siz olun. Şems Tebrizi’nin de dediği gibi; düzenim bozulur. Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nerden biliyorsun altının üstünden daha iyi olmayacağını? Sözünden teselli bulmasına sebep olmayın. İnsanların hayatlarının üstünde olan huzurunun katili olup. Alt üst olan hayatının, altından medet umdurtmayın. Yalan dünyada empati kurmaktan yoksun olup, nefsinize yenilip Yaradan’ın kuracağı empatiye bıraktırmayın kendinizi. O empatinin sorgusu da, hesabı da ağır olur.
Sağlıcakla kalın.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.