Manisa
22 October, 2024, Tuesday
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

Mehmet Akif yaşasa ne yapardı?

20 October 2024, Sunday 12:46


İstiklal şairimiz Mehmet Akif, derin sorgulama ve tefekkür ile vardığım yeni düşünce dünyamda, geride bıraktığımız 1,5 yüzyıla yakın süreçte bu topraklarda yaşayıp da beni hiçbir konuda hayal kırıklığına uğratmadığına kanaat getirdiğim yegâne münevver insan.

Lise yıllarında şiirleri dilimden düşmezdi, sonrasında Necip Fazıl’a da merak sarmıştım. Çok sonraları ezbere bildiğim şiirlerin, okuduğum kitapların dışında da büyük bir dünya olduğunu anladım.

İslam coğrafyasının hazin yılları olan 1. Cihan Harbi dönemini ve sonrasında verilen Kurtuluş Savaşı destanını Akif’in kaleminden idrak ettim. Ancak onun hayat hikâyesi, özellikle küstürülüp Mısır’a hicret etmesi ve yaşadığı acılar, birçokları gibi beni de Cumhuriyet mucizesinin mimarlarından soğuttu.

İki oğlumdan birine onun adını, diğerine ise onun şiirlerinin kahramanının adını vermiş olmak hayranlığımın boyutunu anlatıyor olsa gerek.

Akif’in İslam coğrafyasının acılarını en derin şekilde anlattığı şiirlerini yazmasının üzerinden bir asır geçti.

“Bu ıssız aşiyanlar bir zaman candan muazzezdi,
Bu damlar böyle baykuş seslerinden çın çın ötmezdi,
Şu kurbağalar seken vadide ceylanlar koşup gezdi,
Şu coşmuş, ağlayan ırmak ne handan gölgeler sezdi.
Bütün mâziyi bir tufan, fakat hep boğdu, hep ezdi!” diyordu.

Şimdi ruhumu tüm keşmekeşlerden sıyırıp etrafıma baktığımda tam da Akif’in bu satırlarını mırıldanıyorum. Sonrasında,

“Vefasız yurt, öz evlâdın için olsun vefa yok mu?
Neden kalbin kararmış, bin ocaktan bir ziya yok mu? 
İlahi, kimsesizlikten bunaldım aşina yok mu?
Vatansız, hânümansız bir garîbim... Mültecâ yok mu?
Bütün yokluk mu her yer? Bâri bir ‘Yok!’ der sadâ yok mu?”, mısraları geliyor aklıma.

İslam coğrafyasının hâli, yüzyıl öncesinden çok daha acınası durumda. Çünkü topyekun zulme uğramak, Müslümanların bir kısmının aynı anda tarihin en büyük şatafatını yaşarken bir kısmının tarihin en büyük zulümlerini yaşamasından daha fazla acı verici olamaz!

Dubai’de, Doha’da Müslümanlar bir öğün yemeğe binlerce dolar öderken, yanı başlarındaki Mescidi Aksa’nın kıyısında Gazzeli çocuklar İsrail füzeleriyle ölmeseler bile açlıktan ölüyorlar.

Her gün Müslüman coğrafyalardan ve ağızlarından Allah’ın adını eksik etmeyen Müslüman liderlerin ülkelerinden kaçan binlerce insan, Hristiyan ülkelere (ehli salibe) sığınmak için ölümüne bir mücadele veriyor.

Akif bugün yaşasa, bu manzaralara şahit olsa ne yapardı acaba? Şiirle anlatabilir miydi bu tabloyu?

Şöyle diyordu bir şiirinde:
Ey bu toprakta birer nâşı perişan bırakıp
Yükselen mevkibi ervâh! Sakın arza bakıp
Sanmayın; Şevki şehadetle coşan bir kan var.
Bizde leşten daha hissiz, daha kokmuş can var!
Bakmayın, hem tükürün çehreyi murdarımıza!
Tükürün, belki biraz duygu gelir ârımıza!
Tükürün cepheyi lâkaydına Şark'ın, tükürün!
Kuşkulansın, görelim gayreti halkın, tükürün!

Yine hicran ile çılgınlığım üstümde bugün...
Bana vahdet gibi bir yârı müsâid lâzım!
Artık ey yolcu bırak... Ben yalnız ağlayayım!..

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.