Manisa
08 September, 2024, Sunday
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

TÜRK DEVRİMİ VE ATATÜRK

23 June 2024, Sunday 23:20

Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden silinmeye başladığı bir dönemde güçlü bir lider figürü olarak kendini kanıtlamış ve yeni Türk devletinin küllerinden doğuşuna öncülük etmişti. I. Dünya Savaşı’nın en çetin yıllarında başta Çanakkale olmak üzere, Kafkas ve Suriye-Filistin cephelerinde de bulunmuştu. Bir Osmanlı paşası olarak büyük bir devletin nerelerde, hangi yanlışlar yaptığını, birebir görerek fark edebilme olanağı buldu. Büyük Savaş bittiğinde ise Osmanlı perişan bir vaziyetteydi. Bu perişan vaziyetin değişmesi ve millî bir devletin kurulması gerekiyordu.

19 Mayıs 1919 tarihinde ise tarihin makus talihini değiştirmek üzere Samsun’a çıktığında Anadolu’da yeni bir örgütlenme başlatarak, emperyalizme karşı savaşmış ve bugün de üzerinde yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur

 

Cumhuriyetimiz, başta çeşitli hak ve özgürlükleri kazandırmasının yanı sıra modernizasyon çabasının da başarılı bir ürünüdür. Tarihsel bir çerçeve çizecek olursak  Sultan III.Selim devrinden, II. Mahmud’a ve akabinde gelen devlet adamlarının iyi-kötü elde ettikleri Batılılaşma/Modernleşme faaliyetlerinin net ve belirli devrimlerle taçlandığı dönemdir Cumhuriyet…

 

Bu kapsamda Cumhuriyet’i anlamak, idrak edebilmek ve bunu geniş halk kitlelerine doğru, akıcı, kapsamlı ve bilimsel(hamasete kaçmadan) aktarabilmek ise Türk tarihçilerinin görevidir. Tarihsel halkaları birbirinden kopuk ve eksik okursak Hunlardan günümüze devam eden akışı kaçırmamız olasıdır. Bunun için defaatle ifade ettiğimiz üzere tarihimizin bütünlüğünde çerçevesinde Cumhuriyet, bizimdir. Tıpkı Osmanlı, Selçuklu tecrübelerinde olduğu gibi…

Bu bilinçle yapılan tarih okumalarının arasında Ötüken Neşriyat etiketiyle okuyucuyla buluşan Türk Devrimi ve Atatürk isimli eser Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Tarih bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Konuralp Ercilasun’un kaleminden çıktı.

Daha çok çalışmalarını Doğu Türkistan, Çin ve Doğu Asya üzerine yoğunlaştıran Konuralp Ercilasun hocaya  kitabın yazım hikayesini kendisine sorduğumda, ‘’Her şey şapkadan çıktı. Ben uzun zamandır şapka kanunun yanlış anlaşıldığı kanattindeydim. Daha doğrusu şapka kanununda dikkat edilmeyen bir detay görmüştüm. Bu detayın işlenmesi gerektiğini düşündüm. Bunu bir yazıyla işleyeyim dedim. Sonra bunu hemen yazıya işlemedim. Dimağımda gezindi durdu. Dimağımda gezinince ister istemez gördüğüm başka şeyler de sana çağrışımlar yaptırıyor. Zamanla böyle başka devrimler çağrıştırdı. O zaman dedim ki yalnızca Şapka devrimini anlatmak eksik olacak dedim. Bir çok başka devrim var şapka devrimiyle. O birçok devrim ile ele almak lazım dedim. Birçok devrim ile ele alacağım sırada o zaman dedim ben niye bunu birçok yönü ile ele alayım bütün devrimleri anlatayım dedim. kitap planı böyle ortaya çıktı.[1]

şeklinde kitabın ortaya çıkış hikayesini aktarıyor.

 Son zamanlarda Türk Tarihi’nin tasnifi üzerine bir kitabı ile Genel Türk camiasını üzerinde düşündüren çalışmasıyla tanıdığımız Ercilasun, Türk tarihçiliğinde metodolojik olarak bazı şeylerin yeniden düşünülmesine de vesile oldu. Kitabın ortaya çıkış hikayesini yine katıldığı başka bir toplantıda aktaran Ercilaun, ‘’Ben bir Genel Türk tarihçisiyim. Eski tarih ile uğraşıyorum. Genel Türk Tarihçisi olarak ben kendime bir plan yaptım. Adım adım kitapları önümüzdeki yıllara dönük olarak hangi konuları ele alacağım gibi bir planım var. Malum tarihçi olduğum için de kronolojiden pek kopamıyoruz. Hunlarla başladım. 2019’da Asya Hunları kitabım çıktı. Amacım Hunları yazmak, sonra IV.-V. yüzyılı yazmak VIII-XII.yüzyılı yazmak ve adım adım Türk tarihinde ilerleyerek en sonunda da Atatürk kitabı ile bitirmekti. Konuyu Hakan bey(Paksoy) ile paylaştığım zaman dedi ki; Atatürk’ü öne al. Şu anda ihtiyaç var.’’[2]

 

Devamını YouTube üzerinden izleyebileceğiniz bu toplantıda Ercilasun’un bütün bir Türk tarihini yazma teşebbüsü, tarihçi beni ve tarih okuyucularını heyecanlandırmakla beraber , Türk milliyetçilerinin Atatürk ve Cumhuriyet hassasiyetinin ne denli yüksek olduğunu göstermektedir.

Kitaptaki bazı başlıklar arasında,  23 Nisan 1920 Savaş Yıllarında Hukukun Üstünlüğü, 1 Kasım 1922 Hanedan Hakimiyetinden Halk Hakimiyetine: Saltanatın Kaldırılması, 29 Ekim 1923 Yaşasın Türk Cumhuriyeti!, 3 Mart 1924 Din Siyaseti, Siyaset Orduyu Bozar’’ yer alıyor. İsimleri çarpıcı olan başlıklar okuyucu adına kitabı okunur kılarken, bazı bilindik olayların ince detayları da kitap içerisinde kendini göstermiyor değil.

 

Kitaptaki temel olgulardan birinin "standartizasyon" olduğunu ifade ettiğimde Konuralp hocanın, "Güzel yakalamışsın."[3] demesi de  kavramın ne denli önemli olduğunu da gösteriyor.

 

Ercilasun, Genel Türk Tarihçisi olması hasebiyle yine farklı ve ama bir o kadar önemli bir noktaya değinerek, bir inkılabın aslında pek çok ilkeyle ilişkili olarak okunması gerektiğini okuyucuya aktarırken, Türk devrimlerinin bilenin de bilmeyenini de arka planını biraz daha genişçe, etraflıca düşünmesi gerektiğini okuyucuya düşündürtüyor. Günümüzde belli başlı Milliyetçi çevrelerin üzerinde oldukça durduğu ‘’Ceditçilik’’ fikrinin de devrimin beslendiği kaynaklardan biri olarak bahsetmenin son derece değerli olduğunu söylemekte fayda var. Türk Devrimi’nin kurucu kadrolarının bir kısmının Rusya Türkleri olduğunu da aktarmak Atatürk’ün fikirlerindeki ileriyi yakalayan Türklerden de istifade ettiğini göstermesi bakımından önemlidir. Türk Dünyası’nın çeşitli bölgelerinden gelen Sadri Maksudi Arsal, İsmail Gaspıralı, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu gibi modernleşme mefhumuna değer veren Türk aydınların devrimlerdeki payını göz ardı etmemek de ancak bir Türk milliyetçisinin görebileceği hususlar arasındadır.

 

Ercilasun, Türk Devrimi’ni  genel okuyucunun  bildiği zannedilen konuları tekrar inceleyerek yapbozu bütünlüyor. Kitapta devrimler birbirini tamamlayan, zincirin bir halkası halinde anlatılıyor  ve okuyucunun kafasındaki bütün parçalar kitabı okurken tamamlanıyor.

 

 

[1] Prof. Dr. Konuralp Ercilasun ile 30 Ekim 2022 tarihinde yapılan görüşmeden

[3] Prof. Dr. Konuralp Ercilasun ile 30 Ekim 2022 tarihinde yapılan görüşmeden

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.