Manisa
18 October, 2024, Friday
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

TÜRKİYE'NİN DEMOGRAFİK KRİZİ: AZALAN DOĞUM ORANLARI

02 July 2024, Tuesday 11:43

Türkiye'de doğum oranlarının hızla düşmesi, demografik yapının geleceği hakkında ciddi endişelere sebep oluyor gibi görünmektedir. Bu durum, ekonomik, sosyal ve kültürel dinamiklerin bir sonucu olarak kabul edilebilir. Peki, demografik bu durum, doğum oranlarının düşüşünün ardındaki sebepler nelerdir ve bu bir sorun ise, bu soruna nasıl çözüm bulunabilir?

Ekonomik belirsizlikler, genç bireylerin daha geç evlenmesine ve çiftlerin çocuk sahibi olma konusunda temkinli davranmasına yol açmaktadır. Artan yaşamsal ihtiyaçların maliyetleri, çekirdek aile yapısı eğilimin günden güne kaçınılmaz artışı, eğitim sürecinin uzun olması, eğitim sonrası iş bulma ve iş tatmini sağlama çabaları, ekonomik güvencesizlik,  batı dünyası tipi yaşama olan ilginin artması bunun yanında çocuk yetiştirme maliyetlerini karşılayabilecek durumda olamayan çiftlerin doğum oranlarını düşmektedir.

Kadınların eğitim seviyelerinin artması ve iş gücüne katılım oranlarının yükselmesi de doğum oranlarının düşmesinde oldukça etkili olmaktadır. Ebeveynlerin çalışıyor olması kreş ve çocuk bakıcılarına olan ihtiyacı arttırmaktadır. Bu ihtiyacı karşılayacak bir arzın olmaması bireylerin çocuk yapma konusundaki isteğini engellemektedir. Kariyer hedefleri ve iş hayatındaki beklentiler, kadınların anne olma yaşını ertelemelerine, az çocuk sahibi olmalarına kimi zaman ise çocuk sahibi olma arzularının yok olmasına neden oluyor. Bu durum, biyolojik saat ile uyumlu olmayan bir zamanlama ile birleştiğinde doğurganlık oranlarının düşmesine yol açıyor. Eğitim seviyesinin yükselmesi ve bireylerin çocuk sahibi olma konusundaki bilinçlenmeleri, doğum oranlarını etkiliyor. Daha fazla eğitim, bireylerin çocuk sahibi olma kararlarını daha planlı ve kontrollü bir şekilde almalarına neden oluyor. Ayrıca, modern yaşam tarzının getirdiği bireyselleşme ve çocuk yetiştirmenin zorlukları hakkında artan farkındalık da bu sürece katkıda bulunuyor. Geleneksel aile yapısının değişmesi, geniş ailelerden çekirdek ailelere geçiş ve bireylerin kişisel özgürlüklerine daha fazla önem vermeleri, doğum oranlarının düşmesinde yine etkili olan faktörlerden kabul ediliyor. Ayrıca, evlilik yaşının artması ve evlilik dışı birlikteliklerin yaygınlaşması da doğum oranlarını etkileyen diğer sosyal durumlar arasında yer almaktadır.

Bunun sonucunda demografik bir durum, ülke genelinde etnik değişimler ve sosyal kültürel değişimler yaşanması kaçınılmaz olarak görülebilir. Politika kurucular bu durum için doğum oranlarını artırmaya yönelik çalışmalar yapmaktadır. Bazı uygulamalar  ekonomik teşviklerin sağlanması; çocuk sahibi olan ailelere doğrudan mali destekler, vergi indirimleri, ücretsiz kreş hizmetleri ve doğum izni gibi uygulamalar olarak planlanabilir. Bu tür ekonomik destekler, ailelerin çocuk sahibi olma konusundaki maddi kaygılarını azaltarak doğum oranlarının artmasına katkıda bulunabilir. Kadınların hem iş hem de aile yaşamını dengede tutmalarını sağlamak için esnek çalışma saatleri, uzaktan çalışma imkanları ve iş yerlerinde çocuk bakım hizmetleri gibi uygulamalar yaygınlaştırılabilir. Ayrıca, doğum izni ve babalık izni sürelerinin artırılması, ebeveynlerin çocuk bakımına daha fazla zaman ayırmalarını sağlayabilir. Çocuk sahibi olmanın önemi ve aile yaşamının değerleri konusunda toplumsal bilinçlendirme kampanyaları düzenlenebilir. Ayrıca, cinsel sağlık ve üreme konularında gençlere yönelik eğitim programları ile sağlıklı ve bilinçli bir şekilde çocuk sahibi olma süreci desteklenebilir. Ailelerin çocuk bakımında karşılaştıkları zorlukları hafifletmek için sosyal destek hizmetleri artırılabilir. Özellikle düşük gelirli ailelere yönelik sağlık, eğitim ve sosyal hizmetler genişletilerek çocuk yetiştirme sürecinde ailelerin yükü azaltılabilir.

Türkiye'de doğum oranlarının düşmesi, çok boyutlu ve karmaşık bir sorundur. Bu sorunun çözümü, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda kapsamlı politikalar ve stratejiler geliştirmeyi gerektirir. Ailelerin çocuk sahibi olma kararlarını olumlu yönde etkileyecek teşvikler ve destekler sağlanarak, gelecek nesillerin daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde yetişmesi sağlanabilir. Bu süreçte, toplumsal farkındalık ve bilinçlendirme çalışmalarının da büyük önemi bulunmaktadır. Biz de bu sürede geleceğin ne getireceğini hep birlikte göreceğiz.

 

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.