Manisa
22 September, 2024, Sunday
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

Efsanelerle dolu Adala Vadisi doğasıyla büyülüyor

Efsanelerle dolu Adala Vadisi doğasıyla büyülüyor
Ege Bölgesi’nin hayat ve bereket kaynağı olan Gediz Nehri’nin iki yakasına kurulmuş bir belde olan Adala; yemyeşil doğası, antik çağdan günümüze uzanan binlerce yıllık geçmişi ve volkanik coğrafi yapısı ile keşfedilmeyi bekleyen bir cennet. 26 bin yıl önce yanardağ patlaması sonucunda oluştuğu tahmin edilen Adala (Hermos) Kanyonu, eşsiz manzarası ve yeşilliklerle dolu görüntüsü ile fotoğrafçıların ilgi odağı.

Ege Bölgesi’nin hayat ve bereket kaynağı olan Gediz Nehri’nin iki yakasına kurulmuş bir belde olan Adala, yemyeşil doğası, antik çağdan günümüze uzanan binlerce yıllık geçmişi ve volkanik coğrafi yapısı ile adeta keşfedilmeyi bekleyen bir cennet. Adala, Üşümen Tepesi ile Dibek Dağı’nın arasından geçen Gediz Nehri’nin Salihli Ovası’na açıldığı düzlükte kurulmuş bir yerleşim merkezi. Yanardağ etkinlikleri sonucu oluşan lav akıntılarının son bulduğu düzlükte volkanik taşlar üzerinde yükseliyor. Doğal güzelliğini, volkanik yapısının yanı sıra Ege Bölgesi’nin su ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan ve Gediz Nehri üzerinde kurulu bulunan Demirköprü Barajı’ndan alıyor. Binlerce yıldır bereketli ovaları sulayan ve eski ismi Hermos olan Gediz Nehri’nin iki yakasında kurulu belde, çevresini saran dağ ve tepelerin eteklerini kaplayan bitki örtüsü ile mavi ve yeşilin dayanılmaz uyumunu sergiliyor.

EFSANELERLE DOLU BİR YERLEŞİM YERİ

Gediz Nehri tarafından iki yakaya bölünmüş tarihi, turistik ve coğrafi güzellikleri ile dikkat çeken bu şirin Belde’nin geçmişi, binlerce yıl öncesine kadar uzandığını belirten Tarihçi İpek Akgül, “Lidyalılar tarafından kurulan Adala’nın antik çağdaki adının Satala olduğu biliniyor. Adala ile ilgili olarak anlatılan mitolojik bir efsane, bölgenin kuruluşunun yanardağ lavları ile yakından ilintili olduğunu gösteriyor. Efsaneye göre; yanardağ lavlarının günlerce sürüp batıya doğru akarak vadi önünde bulunan yerleşim alanına doğru gelmesinden ürperen halk, silahlanıp din adamlarından yardım istiyor. O dönemde Satala olarak adlandırılan kentin din adamları tanrılarına yalvararak, büyük bir inançla lavlara “Satetkitala” yani “Dur ya Zavallı” diyerek bağırıyorlar ve bu içten yakarış üzerine lavların akışı duruyor.

YANIK ÜLKE’NİN ORTASINDAKİ KANYON

Gediz Ovası, Demirköprü Barajı, Marmara Gölü ve antik çağda "Katakekaumene" olarak adlandırılan "Yanık Ülke"nin ortasında yer alan Adala Kanyonu, sönmüş lav akıntılarının arasında doğal güzelliklerinin yanı sıra Gediz Nehri'ne de yarenlik yaptığını belirten Akgül, “Antik çağdan günümüze uzanan binlerce yıllık geçmişi ve coğrafi yapısıyla keşfedilmeyi bekleyen bir cennet olarak dikkati çekiyor. Ege Bölgesi’nin hayat ve bereket kaynağı olan Gediz Nehri’nin iki yakasına kurulmuş bir belde olan Adala, yemyeşil doğası, antik çağdan günümüze uzanan binlerce yıllık geçmişi ve volkanik coğrafi yapısı ile adeta keşfedilmeyi bekleyen bir cennet. Üşümen Tepesi ile Dibek Dağı’nın arasından geçen Gediz Nehri’nin Salihli Ovası’na açıldığı düzlükte kurulmuş bir yerleşim merkezi.
Adala, yanardağ etkinlikleri sonucu oluşan lav akıntılarının son bulduğu düzlükte volkanik taşlar üzerinde yükseliyor. Bölgenin en eski yerleşim yerlerinden birisi olan Adala civarında bulunan volkanik yığılmalar, Türkiye’nin en önemli volkanik şekilleri arasında yer alıyor. Yörede genişliği 15, uzunluğu ise 50 kilometreye ulaşan bir alanda 68 civarında genç volkan konileri bulunuyor. Bu konilerin çapları 15 kilometreye, yükseklikleri ise 150-200 metreye kadar ulaşabiliyor. Adala, doğal güzelliğini, volkanik yapısının yanı sıra Ege Bölgesi’nin su ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan ve Gediz Nehri üzerinde kurulu bulunan Demirköprü Barajı’ndan alıyor. Binlerce yıldır bereketli ovaları sulayan ve eski ismi Hermos olan Gediz Nehri’nin iki yakasında kurulu belde, çevresini saran dağ ve tepelerin eteklerini kaplayan bitki örtüsü ile mavi ve yeşilin dayanılmaz uyumunu sergiliyor” dedi.

İNSANA AİT İLK AYAK İZLERİ BURADA

Türkiye’nin hem tarihi hem de fiziksel açıdan önemli yerlerinden birisi olan Adala, 26 bin yıllık ayak izleri ile dünyanın en önemli doğa müzelerinden birisi olmaya aday olduğuna da işaret eden Akgül, “Adala ve Gökeyüp beldeleri arasında Divlittepe olarak adlandırılan bölgede olan ve ‘ilk insanın ayak izleri’ adı verilen fosil ayak izlerinin dünyada sadece üç örneği bulunması, bu şirin beldenin önemini daha da artırıyor. Bu fosil ayak izlerinin dünyada Fransa, İtalya ve Macaristan’daki örneklerinde sadece bir insanın ayak izi bulunurken, bölgedeki buluntuda bir erkek, bir kadın, bir çocuk ve tavşan veya köpek olduğu tahmin edilen hayvan ayak izlerinin de olması, bölgenin dünyanın en önemli doğa müzesi potansiyeli taşıdığını gösteriyor” diye konuştu.

HABER MERKEZİ

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!