Çocuklar Sokak Köpeklerine Kurban Edilirken, Belediyeler İç Siyaset Peşinde

Bugün, Hakkari’de 12 yaşındaki Eslem'in hayatını kaybetmesiyle birlikte, sokak köpeklerinin insanlara, özellikle de çocuklara karşı tehdit oluşturması konusundaki ciddi bir sorun bir kez daha gözler önüne serildi. Ne yazık ki, bu trajik olay, her yıl yaşadığımız benzer felaketlerin sadece bir başka örneği. Sokak köpekleri, bazen açlık, bazen korku ve bazen de kontrolsüz üreme nedeniyle tehdit oluşturuyor. Ancak asıl sorun, bu sorunun çözülmesi yerine, iç siyaset malzemesi haline getirilmesinde yatıyor.

Yerel yönetimler, bu vahim durumun sorumluluğundan kaçmak ve halkın tepkisinden yararlanmak adına, sokak köpekleri meselesini hükümete karşı bir savaşın parçası haline getirdi. İnsan hayatını korumak ve çocukları güvence altına almak yerine, sokak köpeklerinin tedavi edilmesi ya da barınaklara yerleştirilmesi gibi temel çözüm önerileri bir kenara bırakıldı. Bunun yerine, 'hayvanlara işkence ediliyor' gibi duygusal tepkilerle, çözüm yerine kaos yaratmaya çalışılıyor.

Oysa sorunun çözümü son derece basit. Belediyeler, çocukların hayatını tehdit eden bu köpeklerin sokaklarda barınmalarına izin vermemeli, onları güvenli ve sağlıklı barınaklarda yaşamaya almalı. Sokak hayvanları, tıpkı insanlar gibi korunmayı hak ediyor. Ancak bunun, hem hayvanların hem de insanların güvenliği için yapılması gerektiğini unutmamalıyız.

Hükümetin alacağı her türlü çözüm önerisinin, sadece insan hayatını değil, aynı zamanda hayvan haklarını da gözetmesi gerekmektedir. Ancak, mevcut yönetimler bu meseleye yaklaşımda büyük bir eksiklik göstermektedir. Çocukların yaşamını tehdit eden bir sokak köpeği sorunu, ne yazık ki iç siyasetin parçası yapılmış ve vicdanı bir kenara bırakılmıştır. Bu durumda sorumlu olanlar, bu meseleye duyarsız kalan ve çözüm üretmeyen herkestir.

Unutmayalım ki, belediyelerin asli görevi, insan hayatını öncelemektir. Sokak köpeklerine sahip çıkmak elbette önemli, ancak önce çocukları korumak, onların güvenliğini sağlamak zorunluluğumuzdur. Hayvanların yaşam hakkı kadar, insanların da yaşam hakkı vardır. Bu noktada sorumlu olan herkesin, halkın sağlığı ve güvenliği için el birliğiyle çözüm araması gerekmektedir.

Hülasa, "Çocuklar, dünyayı en saf haliyle görebilen tek yüreklere sahiptir. Onlara zarar vermek, insanlığın en büyük suçudur. Çocukların canı yanarken, insanlık da bir adım daha karanlığa düşer."

Başka çocukların canı yanmadan, acil çözümler bulunması dileğiyle...

Kalın Sağlıcakla..