Manisa
25 October, 2024, Friday
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

Gediz’in kirliliği kanser yapıyor!

Gediz’in kirliliği kanser yapıyor!

 

Son yıllarda Gediz Nehri’nde hızla artan kirlilik bölgede kanser hastalığının artmasına neden oluyor. GEMA Vakfı Başkanı Şener Kilimcigöldelioğlu, “Bu sulardan ne yazık ki tarımsal sulama da yapılıyor. İçinden zehir akan bir çayın suyu kullanılıyor. Yapılan analizler sonucu Gediz’in suyu 4. derece kirli. Kanser vakaları işte bu nedenle İzmir ve Manisa’da artıyor” dedi.

Murat ve Şaphane Dağları’ndan doğup, Foça ile Çamaltı Tuzlası arasından İzmir Körfezi’ne dökülen Gediz Nehri’nin 401 kilometrelik gizemli yolcuğu temiz başlıyor kirli olarak akmaya devam ediyor. Gediz'in yan kolu olan Alaşehir Çayı’nda ise kirlilik her geçen gün artarak devam ediyor. Yapılan analizler sonucu Gedizin suları 4.derece kirli olduğu belirtildi. Gema Vakfı olarak 30 yıldır Gediz ve Havzasının temizlenmesi konusunda mücadele verdiklerini ama her defasında sonuca ulaşılamadıklarını belirten Başkan Şener Kilimcigöldelioğlu, “Gediz havzasının bugün için en önemli sorunu çevrebilimle ilgili ve kimyasal kirlilik. Gediz Nehri, geçmekte olduğu güzergâh üzerindeki Organize Sanayi Bölgelerinin ve sanayi tesislerinin endüstriyel zehirli atıkları ile akarsu boyunda bulunan yerleşim birimlerinin kanalizasyon atıklarının arıtılmadan nehre deşarj edilmesi, bilinçsiz tarım ilaçları, kimyevi gübre kullanımı ile âdeta yok edilmektedir” dedi.

KİRLİLİK ARTARAK DEVAM EDİYOR
Gediz nehrinin aşırı derecede kirli aktığını belirten Kilimcigöldelioğlu, şöyle konuştu: “Gediz Nehri’nin 401 kilometrelik yolculuğunda kirlilik Kütahya ve Uşak’tan başlıyor ve son noktası olan İzmir’e kadar devam ediyor. Gediz İlçesi’nin arıtma tesisi var. Fakat faaliyette bulunan işletmelerin arıtma tesisleri yok. Şaphane ve Pazarlar ilçelerinin arıtma tesisleri yok. Uşak Organize Sanayi Bölgesi’nin arıtma tesisleri var ve faal olarak çalıştırılmaktadır. Kula’da belediyenin arıtma tesisleri faal. Tabakhaneler ve İşletmelerin tesisleri yetersiz. Akhisar İlçesinde belediyenin arıtma tesisi var. Zeytin Organize Sanayi Bölgesinin Arıtma Tesisleri yok. Saruhanlı İlçesi’nde belediyenin arıtma tesisleri 2019 yılında faaliyete geçti. İşletme ve zeytinyağı fabrikalarının çoğunda arıtma tesisi yok. Turgutlu belediyesinin arıtma tesisi yeni hizmete girdi fakat 1996 yılında faaliyete geçen Organize Sanayi Bölgesi’nin arıtma tesisi yok. Turgutlu Organize Sanayi Bölgesi'nden dökülen atık sular, arıtma tesisi olmadığı için Ahmetli’den, İzmir'in Menemen ilçesine uzanan yaklaşık 100 kilometrelik sulama kanalında kirliliğine neden oluyor.

KÖTÜ KOKULAR SAĞLIĞI OLUMSUZ ETKİLİYOR
Kanala dökülen atık sular buluştuğu Gediz Nehri'nin yanı sıra çiftçilerin yaptığı sulamayla Gediz Ovası'nda da kirliliğe yol açıyor. Sulama kanalından yayılan kötü kokular insan sağlığını da olumsuz etkiliyor. Ayrıca Turgutlu İlçesi’ndeki tarımsal işletmeleri ve fabrikaların atıkları da Gediz Nehrini kirletmektedir. Salihli Belediyesi ve Salihli Organize sanayi Bölgesi’nin arıtma tesisleri faal. Organize Sanayi bölgesi dışında kalan fabrika ve işletmelerin arıtma tesisleri olmadığı için atıklar Gediz nehrine dökülmektedir Çobanisa’da faaliyette bulunan işletmelerin çoğunda arıtma tesisi yok. Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin arıtma tesisleri faal olarak çalışmaktadır. Dört adet organize Sanayi Bölgesi var. Hepsinin arıtma tesisleri faal olarak çalışmaktadır. Muradiye Beldesi’nde birçok fabrika ve işletmenin arıtma tesisi yok doğrudan Gediz Nehrine akıtılmaktadır.”

ALAŞEHİR ÇAYI DA KİRLENİYOR
Bölgenin tarımsal sulamada can damarı olan Gediz Nehri ve yan kolu olan Alaşehir Çayı’nın bugün için atık su kanalı haline geldiğini belirten Kilimcigöldelioğlu, “Gediz Nehrinin yan kolu olan Alaşehir Çayı hep kirli akıyor. Gediz Nehrinde kirlilik artarak devam ediyor. Özetlemek gerekirse, Alaşehir’de faaliyetlerde bulunan ve artma tesisi olmayan tarımsal işletmeler ile fabrikalar, Salihli’de Organize sanayi Bölgesi’nin dışında yer alan ve arıtma tesisi olmayan İşletme ve fabrikaların sanayi atıkları, jes,  bor, arsenik, civa, kurşun ve kimyasal atıklar Gediz nehri ile Alaşehir çayıni kirletmektedir. Alaşehir Çayı ile Gediz Nehri’nin geçtiği güzergâh üzerinde yer alan, yasa gereği Mahalleye dönüştürülen Belde ve Köylerin evsel atıkları da dökülmektedir” dedi.

NİF ÇAYINDA DA DURUM AYNI
Gediz Nehrinin Alaşehir Çayı’ndan sonra en çok kirlendiği bölgenin Nif Çayı olduğunu belirten Kilimcigöldelioğlu, “Gediz Nehrine sadece Alaşehir Çayı değil Nif Çayı da kirli akıyor. Kemalpaşa Belediyesi ve organize Sanayi Bölgesi’nin arıtma tesisleri faal. Bağyurdu Organize Sanayi Bölgesi’nin arıtma tesisi yok. Armutlu, Bağyurdu ve Kemalpaşa’da diğer işletme ve fabrikaların arıtma tesisi yok. Menemen Belediyesi’nin arıtma tesisi var. Menemen Deri Organize Sanayi Bölgesi’nin arıtma tesisi faal olarak çalıştırılmaktadır. Zaman zaman çalışmadığı yönünde bilgiler gelmektedir. Bunun dışında bazı tarımsal işletmeler, tavuk çiftlikleri ve tabakhanelerin arıtma tesisi olmadığı için doğrudan Gediz Nehrine akıyor. DSİ Yetkilileri, bölgede 30’a yakın arıtma tesisi kurularak çözüleceğini belirtiyorlar, Gema Vakfı olarak biz buna inanmıyoruz. Dünya ‘da böyle bir sistem yok. İzmir, Manisa, Kütahya ve Uşak İllerinin ve bu illere bağlı ilçeler ile Belde ve köylerin evsel atıkları, Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren işletmeler ve fabrikaların tüm atıkları Gediz nehrine akıtıldığını görmekteyiz bu çok yanlış. Bize göre Organize Sanayi Bölgeleri ve Belediyeler arıtma tesisi yapsa da soruna çözüm bulması mümkün değil” diye konuştu.

“10 YILDA İÇME SUYU BİLE BULUNAMAYABİLİR”
Gediz Havzası Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma Çevre Kalkınma Vakfı’nın kurulduğu tarihten itibaren bölgede yaşanan ve her geçen gün artarak devam eden kirlilik ile ilgili olarak mücadelelerini sürdürdüklerini belirten Kilimcigöldelioğlu, ”Küresel ısınmanın etkisinde, ağır bir erozyon ve çölleşme tehdidi altında bulunan Gediz Havzasında, acilen toprak ve su kaynaklarını koruma önlemleri alınmalıdır. Birinci ve ikinci sınıf tarım arazileri de koruma altına alınmalı, jeotermal, kentleşme ve sanayi yatırımlarına izin verilmemelidir. Tarım ve Orman Bakanlığı, Jeotermal konusunda ve bu durumdan doğan zararlar hususunda çalışmalar yapmalı ve reenjeksiyon kontrolleri sağlanmalıdır. Açılmış olan Jeotermal kuyular ve Reenjeksiyon kuyularının kontrolleri yapılmalı ve yeni süreçte büyük ova kapsamında Jeotermal kuyulara izin verilmemelidir. Gediz Havzasında yüzlerce jeotermal sondaj kuyusuna izin verilmiş ve atık suların havzaya bırakılmasının denetlenmesinde eksikliklerin olduğu saptanmıştır. Havzadan sulanarak üretim yapan bölgede yükselen bor oranı ile ciddi tehlike sağlamaktadır. Böyle devam ederse başta üzüm olmak üzere sebze ve meyve üretiminde verim alınamayacaktır. Bu böyle devam ederse önümüzdeki 10 yıllık süreçte bırakın sulamayı içme suyu bile bulamıyabiliriz” şeklinde konuştu.

KANSER VAKALARI GİDEREK ARTIYOR
Kilimcigöldelioğlu, "Bu sulardan ne yazık ki tarımsal sulama da yapılıyor. İçinden zehir akan bir çayın suyu kullanılıyor. Yapılan analizler sonu Gediz’in suyu 4.derece kirli. Kanser vakaları işte bu nedenle İzmir ve Manisa’da artıyor. Ege üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde kemoterapi tedavi tedavisi gören hasta sayısı oldukça fazla. Şu an her evde, her ailede 2-3 kanser vakası olduğunu görüyoruz. Durum çok ciddi ve artık bir an önce çözülmeli" dedi.

ARITMA TESİSLERİ HIZLA YAPILMALI
Kilimcigöldelioğlu, Gediz Havzası Koruma Eylem Planı ve Gediz Nehri Yatağı ıslahının acilen bitirilmesi gerektiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Gediz Nehri’ne paralel atık su kanalı yapılmalı ve Menemen İlçesi Maltepe Beldesi’nde büyük bir arıtma tesisi kurulmalıdır. Evsel ve sanayi atıkları Gediz Nehri’ne dökülmemeli ve Gediz Nehri tertemiz kalmalıdır. Kütahya-Uşak-Manisa-İzmir illerinin ülkemizdeki su ve tarımsal potansiyeli dikkate alınarak; Tarım arazilerinin tarım dışına çıkarılması adına yapılan işlemlerde alınan kamu yararı kararlarının tarımsal potansiyele göre düşünülüp, verimli tarım alanları yok edilmemelidir. Aynı Şekilde Toprak ve Su kirliliğine neden olan Sanayi, Maden, Tarım vb. tüm sektörler öncelikle bilinçlendirilmeli, 1. Ve 2. Sınıf tarım arazileri koruma altına alınmalıdır. Mümkün oldukça sanayi alanları tarımsal arazi yönünden fakir topraklarda yapılmalı ve hali hazırda bulunan tüm tesisler denetlenmelidir. Murat dağı 2309 metre yüksekliği ve 500 km ye yayılan alanı ile Ege Bölgesinin ekolojik ve yağış rejimini düzenleyen öneme sahip bir dağdır. Volkanik olması nedeniyle zengin toprak ve bitki örtüsü barındırır. Gerek yüksekliği gerek bitki örtüsü zenginliği sayesinde yer altı kaynakları çok bereketlidir.
“BÖLGEDE MATEN FAALİYETLERİ OLMAMALI”
Nitekim Gediz nehri ile Porsuk ve Banaz çayları bu dağdan doğar. Ayrıca Sakarya ve Menderes Nehirleri bu dağdan beslenir ve Murat Dağı Anadolu coğrafyasının yer altı su kaynaklarının birçoğuna ev sahipliği yapar. Bu nedenle ülkemizin ve bölgenin su ihtiyaçları ve verimli tarım arazileri dikkate alındığında, bu dağda altın başta olmak üzere hiçbir maden faaliyetlerine izin verilmemelidir. Jeotermal enerji 1. Sınıf tarım arazilerinde yapılmamalıdır. Havza'da alternatif enerji kaynakları araştırmalı, Güneş, Rüzgâr ve Biyolojik atıklardan yararlanarak elektrik enerjisi sağlanmalıdır. Gediz Havzasında yüzlerce jeotermal sondaj kuyusuna izin verilmiş ve atık suların havzaya bırakılmasının denetlenmesinde eksikliklerin olduğu saptanmıştır. Havzadan sulanarak üretim yapan bölgede yükselen bor oranı ile ciddi tehlike sağlamaktadır. Böyle devam ederse başta üzüm olmak üzere sebze ve meyve üretiminde verim alınamayacaktır. Bunun için yeni jeotermal kuyulara izin verilmemelidir” dedi. HABER MERKEZİ

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!