Osmancalı Fosil Ormanı

“Bir kenti en iyi içinde yaşayanlar tanıyabilir” Peki biz yaşadığımız kenti tanıyor muyuz? Yoksa tanımadan yaşıyor muyuz?
          Manisa’ya 30 dakika mesafede 21 milyon yıllık “Fosil Ağaç Ormanı” keşfedilmeyi bekliyor. Aslında 2016 yılında 40’ıncı Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında Manisa’da Turizm Odağı Olabilecek Tarihi-Kültürel Varlıkların Altyapı Sorunlarının Belirlenmesine Yönelik Fizibilite Çalışması projesi ile ilk çalışma gerçekleşmiş ve Manisa’da Turizmin geliştirilmesi için belirlenen 40 odak nokta arasında “Osmancalı Fosil Ormanı” yer almıştır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı 4’üncü Bölge Müdürlüğü tarafından da Tabiat Anıtı ilan edilmesi için çalışmalar başlamış ve Yunusemre Belediyesi alanın jeoloji çalışmalarını hızlandırarak turizme kazandırmaya hazırlanmaktadır. 
     Dünya; oluşumundan bu yana birçok evre geçirmiş, meydana gelen doğal olaylar,  çeşitli  oluşumlar  ve zamanlar hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlayan izler bırakmıştır. Bu izlerden biri olan fosiller sayesinde çok eski dönemlere ait bilgilere ulaşılabilmektedir. Önemli büyüklükte rezerve sahip fosil ormanlar, dönemlerine ait bitki örtüsü, iklim, doğal olaylar vb. hakkındaki bilgileri günümüze taşıyan, ekoturizm, bilim ve eğitim fırsatları sunan doğal, arkeolojik ve jeolojik miraslardır.
        Bilimsel adıyla Taşlaşmış ormanlar; (petrified wood) oluşumu gereği nadir bir fosilleşme süreci olduğundan dünya üzerinde dağılımı sınırlıdır ve farklı jeolojik zamanlarda oluşumlarına rastlanılabilmektedir. Amerika’da, Almanya’da, Brezilya, Madagaskar, Belçika ve Güney Afrika’da 245- 145 milyon yıl aralığında oluşan fosil ormanları, Ülkemizde Bolu Seben’de, Ankara Çamlıdere’de, Tokat Zile’de ve Manisa Yunusemre’de bulunuyor. Dünyada taşlaşmış ağaçların bulunduğu bölgeler jeopark statüsü altında korunmakta ve çevresindeki doğal ve kültürel çekiciliklerle birlikte sergilenerek turizm faaliyetleri için önemli destinasyonu oluşturmaktadır. Yunt dağı volkanizmasının aktif olduğu bir dönemde gerçekleşen fosil ormanları Jeoturizm açısından önemli bir etkendir. yüzeysel keşif ve korumadan daha çok kazı çalışmaları yapılarak bütünlüğü ve formları korunmuş taşlaşmış ağaçlar gün yüzüne çıkarılabilir, çevresindeki beşerî ve fiziki destinasyonlarla birlikte doğa tarihi müzesi haline getirilip dünyadaki örneklerine benzer şekilde korunarak ve sunulabilir. Maalesef Türkiye'de fosillerle ilgili net bir yasanın olmayışı sebebiyle doğal unsurlardan ziyade beşeri unsurların etkisiyle zarar görmektedir. Ağaç fosillerinin koruma önlemleri artırılarak, toplanmasının engellenmesi gerekmektedir.  Benzer Jeolojik oluşum sonucu ortaya çıkan Midilli Adası'ndaki fosil ormanı 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiş, Yıllık 20 milyon civarında turistin ziyaret ettiği alan ekoturizmin canlanmasına da sebep olmuştur.
      Midilli örneğinden yola çıkarak birçok ülke jeolojik mirasını korumak ve tanıtmak için jeoparklar oluşturmaya ve başta UNESCO Küresel Jeoparkları olmak üzer bu ağlara katılmak için gerekli düzenlemeleri yapmaya başlamıştır. Jeoparklar jeoturizmin, jeoturizm ise ekoturizmin bir parçasıdır. Günümüzde ülkeler jeoparklar oluşturmaya, bunları küresel ağlar içerisine dâhil ederek tanınırlığını artırmaya, bilim ve turizm için cazibe noktaları haline getirmeye çalışmaktadır. 
        Doğal ve kültürel çevrenin tüm bileşenlerini bir araya getiren jeoparklar, yerel halkın ekonomik seviyesini yükseltmenin yanı sıra dünya mirasını koruma becerisine de sahip güçlü ekonomik ürünlerdir. Başka bir deyişle önemli jeositlerin etkili yönetimi ve kırsal alanların sürdürülebilir kalkınması için dünya mirasının, peyzajlarının, jeolojik oluşumlarının değerini artıran bir koruma biçimidir.  Osmancalı Fosil ormanının ekoturizm ağlarına bağlanması, çevre eğitimi programlarının geliştirilmesi, bilimsel ve kültürel etkinliklerin organizasyonu ile bütüncül doğa koruma ve turizm etkisiyle sürdürülebilir kırsal kalkınma için yeni bir araç olma özelliğindedir.