Manisa
16 September, 2024, Monday
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

BEYNİN YARATICI GÜCÜ

25 February 2022, Friday 10:47

Bizi biz yapan beynimizin gizeminin çoğu çözülmüş değil. Hemen hepimiz beynimizin sağ ve sol bölgelerinin farklı işlevlere sahip olduğunu biliriz.

Sağ ve sol beyin: Beynimizin sol bölümü mantıksal, objektif yönümüzü temsil ederken, sağ beyin ise duygusal ve sübjektif yönümüzdür. Yaratıcılık ve sanat ise sağ beynin ürünüdür. Beynin sağ tarafında hasar gelişenlerin  bir kısmının önceden yapamadığı kadar güzel resim yaptığını ya da bilmediği bir müzik aletini çalmayı çabucak öğrendiğini nadiren de olsa görebiliyoruz. Ancak filmlerde görülebilen bu mucizeler sağ beynin eseridir!

İhmal Sendromu: Beyindeki bazı bölgelerin hasarında “ İhmal Sendromu “ dediğimiz durumlar ortaya çıkar. Bu tür hasarlar kişiler vücudlarının  bir yarısını yok sayarlar. Bu çeşit inme geçiren ressam ve karikatüristlerin eserlerinde resmini çizdikleri kişi ya da objelerin bir yarısının olmadığını görürüz, tıpkı çok yönlü sanatçı Fellini’de olduğu gibi.

Ravel ve Bolero : Klasik müziği sevenler Ravel’in “ Bolero “ parçasını mutlaka bilirler. Tüm eser boyunca tekrarlanan hep aynı melodidir aslında, ancak her tekrarda orkestraya yeni bir enstrüman eklenir. Sonuçta dinleyeni büyüleyen bir eser ortaya çıkar. Ravel “ Bolero” için “ İçinde hiç müzik yok “ demişti. Geriye dönüp baktığımızda, sanatçının son zamanlarında konuşma bozukluğunun ön planda olduğu özel bir demans türüne yakalandığını anlıyoruz. Bolero’daki bu tekrarlar hastalığın bulgularının müziğe yansımasıdır adeta...

Van Gogh ve eserleri: Resim sanatına biraz ilgisi olup ta Van Gogh’un kendine özgü fırça darbeleri ile yaptığı resimleri tanımayan yoktur. Sanatçının nörolojik ve psikiyatrik hastalıkları bilinmektedir. Psikiyatrik durumunu konunun uzmanlarına bırakalım, sanatçı migren ağrılarından muzdaripti, Eserlerinde “ Auralı migren” ( Görsel bulguların olduğu bir migren türü) hastalarının ataklar sırasında gördüğü şekillere benzeyen figürlere sıkça rastlarız. Yaşam öyküsü ve eserlerindeki ipuçlarından, ayrıca halüsinasyonların da eşlik ettiği özel bir epilepsi türü yaşadığı da anlaşılıyor.

Dostoyevsky: Ünlü yazarın baba tarafında ve kendisinde epilepsi hastalığı olduğu biliniyordu. Kimi öykülerindeki karakterlerin bu hastalığı yaşayan yakın çevresinin ( ve kendisinin) hastalığa bağlı ruh halini ve nöbet öncesi bulgularını yansıttığı açıkça gözlenebilir. Epilepsi hastalığı bulunan edebiyat dünyasında iz bırakan daha pek çok yazar, şair biliniyor. Olasılıkla epilepsi nöbetlerindeki çeşitlilik, özellikle “ Deja vu “ olarak anılan önceden yaşanmışlık hissi ve halüsinasyonların eşlik ettiği nöbetler söz konusu sanatçılar için ilham kaynağı idi.

Don Kişot’un sırrı: Çoğumuzun severek okuduğu eserin yazarı  Cervantes muhtemelen önceki yazılarımda bahsettiğim rüyaların canlı yaşandığı “ Rem Uyku Davranış Bozukluğu “ yaşıyordu.  Zira bu efsane öykü hastalığın ipuçları ile dolu.

Otistik besteci Bartok: Ünlü Macar besteci otizm hastalığı ile yaşadığı sorunları piyanosu ile aşmaya çalışıyordu. Hastalığa bağlı dalgalanmaları eserlerinde hissetmek mümkün.

Sanatın her alanında iz bırakan örnekleri ise tek bir yazıda anlatmak  mümkün değil..

Bugün nörolojik hastalıkların her zaman yaratıcılığa engel olmadığını neden ve sonuç ilişkisi ile gözden geçirmeye çalıştım.

Belki Ravel Bolero’yu bestelemese hastalığı  daha hızlı ilerleyecekti??

Ya da Van Gogh fırça darbeleri ile ağrılarını biraz olsun unuttu, kimbilir ??

Sanatın her türünün pek çok hastalıkta olduğu gibi, nörolojik hastalıkların rehabilitasyonunun da çok önemli bir parçası olduğunu unutmayalım.

Sanat dolu bir haftasonu ve güzel yaşamak dileği ile…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.